GÜNCEL
Giriş Tarihi : 26-09-2022 16:51   Güncelleme : 26-09-2022 16:51

Yunanistan ve ABD'ye adalarda 'Suçüstü'

Mehmet Acet isimli köşe yazarının Yunanistan ve ABD'ye adalarda 'Suçüstü' başlıklı yazısı. Haber 7

Yunanistan ve ABD'ye adalarda 'Suçüstü'

Pazar Pazar güne, Ege Adaları’ndan gelen görüntülerle uyandık.

Birkaç gün önce, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait İHA’ların, Ege’de uçuş gerçekleştirirken, bazı adalarda askeri bir hareketliliği tespit ettiği haberi gelmişti. 

Dünkü görüntüler, o hareketliliğin ne olduğunu bize gösterdi.

Görüntülere göre Yunanistan anlaşmalara göre Gayrı Askeri Statü’deki (GASA) Adalardan Midilli ve Sisam’a askeri sevkiyat yapıyor, Midilli’ye 23, Sisam’a 18 taktik tekerlekli zırhlı araç götürüyordu.

Tam anlamıyla ‘suçüstü’ hali de diyebiliriz bu duruma.

Ama sadece Yunanistan açısından değil, aynı zamanda ABD açısından da aynı ‘suçüstü’ durumu geçerli.

Neden derseniz, görüntülere de yansıdığı gibi iki ayrı çıkarma gemisiyle getirilen zırhlı araçlar, ABD tarafından Dedeağaç Limanı'na gönderilen araçların aynısıydı.

Dolayısıyla uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde gerçekleşen bu konuşlanma için, Yunanistan’a ait bir konuşlanma mı? Yoksa aynı zamanda ABD’ye ait konuşlanma mı sorusu pekala sorulabilir.

EGE’Yİ YUNAN GÖLÜ HALİNE GETİRİP, TÜRKİYE’Yİ ANADOLU’YA HAPSETME ARAYIŞLARI MI?

ABD’nin, aynı zamanda iki NATO üyesi ülke olan Türkiye ile Yunanistan arasında izleye geldiği kısmi denge politikasından Atina lehine, Ankara aleyhine değişiklik yaptığına dair işaretler son dönemde iyice artmış durumda.

Bu gelişmelerin arka planını anlamlandırmak için şu türden bir bilgiye herkesin ihtiyacı olabilir:

Amerikan Kongresi’nde, yönetim çevrelerinde, çeşitli lobiler nezdinde yaygınlığı olan bir görüş, bir eğilim var.

Türk/Yunan ilişkileri bahsi söz konusu olduğunda, Türklerin Anadolu’ya hapsedilmesi ve Ege/Akdeniz’den uzak tutulması, buraların ‘vekil ülke’ olarak Yunanistan tarafından ‘tutulması’ fikri bu.

Son gelişmeleri, Yunanistan’ın ABD desteğini de arkasına alarak, (Türkiye’nin 1995 yılında TBMM’de aldığı bir kararla savaş sebebi saydığı) karasularını 12 mile çıkarma arayışlarına dönük girişimleri olarak yorumlamak mümkün olabilir mi?

Evet, mümkün olabilir.

Peki, böyle bir karar Türkiye için ne anlama gelir?

Her şey bir yana, böyle bir karar, Türk gemilerinin uluslararası sulara geçişinin sona ermesi, yahut, Yunanistan iznine bağlanması anlamına gelir.

Tahmin etmiş olmalısınız.

Böyle bir şeyin Ankara açısından kabul edilemezliği de buradan kaynaklanıyor zaten.

ABD GÖZ GÖRE GÖRE TÜRKİYE’YE KARŞI YUNANİSTAN’I KOLLUYOR

ABD’nin Yunanistan lehine pozisyonlanmasına dair son gelişmeler üzerinden örneklendirmeler yapalım.

Geçtiğimiz günlerde ABD, Yunanistan’la F-16 savaş uçaklarının yenilenmesi için yapılan anlaşma çerçevesinde, ilk iki F-16 uçağının teslimatını yaptı. Önceki versiyonuna göre daha gelişmiş radar ve silah kapasitelerine sahip olan bu uçaklar, Atina’nın kuzeyindeki Tanagra Hava Üssü’ne ulaştı.

Hemen arkasından, ABD’nin, 35 yıl sonra, Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) yönelik silah ambargosunu tamamen kaldırma kararı aldığı haberi geldi.

Eşzamanlı olarak Rumların, İsrail’e ait Demir Kubbe Hava Savunma Sistemini almak için girişimler yürütmekte olduğu haberi yeniden gündeme geldi.

ANKARA OLUP BİTENİN FARKINDA. BUNU ANLAMAK İÇİN YAPILAN AÇIKLAMALARA BAKMAK YETERLİ

Yunanistan söylem ve eylemlerinin arkasındaki ‘ABD izi/teşviki’ artık iyice belirginleşmiş durumda.

Bunu bilmek, bunun farkındalığı içinde olmak lazım.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Kongre’de yaptığı konuşmaya, topluca ayakta alkışlanarak verilen karşılığı hatırlayalım.

Türkiye’ye nazire yaparcasına…

Miçotakis, en son BM konuşmasında zeytin dalı uzatır gibi yaptı.

Türkçe paylaşımlarla “Biz komşuyuz düşman değiliz” şeklinde dostane açıklamalar yaptı.

Ama bunun bir taktikten ibaret olduğu anlaşılıyor.

Zira, Midilli ve Sisam’dan gelen görüntüler, söylemle eylemin birbirine tamamen ters düştüğünü gösterdi.

“BAZILARI SİZİN KULAĞINIZA BİR ŞEYLER SÖYLEYEBİLİRLER”

Ankara’daki durum tespitinin de tam da böyle bir çerçeve içinde olduğunu vurgulayayım.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada kullandığı, Yunanistan’a hitabeden şu ifadelerini, altını çizerek aktaralım:

"Tarihten ders alın diyoruz. Yeni maceralara girmeyin. Bazıları sizin kulağınıza bir şeyler söyleyebilirler. Bunların geçerli olmadığını tarihte gördünüz. Aynı şeyi tekrarlatmayın. Bu konuda akıllı olun"

Bir de, Türkiye’nin F-16 tedarik ve modernizasyon talebiyle ilgili Washington’un ‘zamana yayma’ eğilimine karşı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı şu açıklamayı hatırlatalım:

“Temenni ediyorum ki bu ilişkide Amerika bizi farklı yollara sevk etmesin. Yani farklı yollardan kastım, dünyada savaş uçaklarını satan yer sadece Amerika değil. İngiltere satıyor, Fransa satıyor, Rusya satıyor, her yerden bunu temin mümkün. Bunun için de bize sinyal çakanlar var.”

Dün adalardaki hareketliliğin dışında, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait Bayraktar AKINCI TİHA’nın, Türkiye/Yunanistan sınır hattında (karada) uçuş gerçekleştirdiği haberi geldi. 

Belli ki, sadece Adalar’ın değil, Meriç’in öbür tarafındaki hareketliliğin de daha yakından izlenmesini zorunlu kılan bir sürecin içine girmiş durumdayız.

AdminAdmin