TÜRKİYE’DE YILLARDIR BİR TÜRLÜ GÜNDEMDEN DÜŞMEYEN DİPLOMA DENKLİK SORUNU

Peki nedir bu diploma denklik sorunu?

Malumunuz olduğu üzere birçok sorunumuz olduğu gibi, yıllardır ülke gündemimizden bir türlü düşmeyen bir sorunumuz da DENKLİK SORUNU. 

Denklik sorunu; gençlerimizin farklı kültürlerde eğitim almak üzere yurt dışında gidip kaliteli eğitimler alıp ülkemize geri döndüğünde diplomalarının geçerliliği ile ilgili, YÖK nezdinde yaşadığı sorunun genelidir.

Peki bu gençler kafasına göre mi yurt dışına okumaya gidiyor? Tabii ki hayır! Yurt dışına okumaya gidecek olan gençler, okul okumaya gitmeden önce YÖK’e müracaat edip, dilekçe harcını da ödeyip, “X ülkedeki Y üniversitesine falanca bölümü okumaya gideceğim, siz bu okulu tanıyor musunuz?” diye resmi olarak soru soruyor. YÖK’te “Evet, gideceğiniz okulu tanıyorum, gidip okuyabilirsiniz.” diye resmi yazı ile cevap veriyor.

Tüm karmaşa bundan sonra başlıyor aslında… 

Çünkü YÖK’ten alınan resmi yazıların akabinde yurt dışın gidip, yıllarca maddi manevi emek harcayıp, okulunu bitirip ülkesine faydalı bireyler olmak için geri dönen gençlerimiz adeta YÖK’ün Denklik Zulmü ile karşı karşıya kalıyor ve diplomaları bir anda YÖK’ÜN hukuksuz tutumu neticesinde, “kâğıt parçasına” dönüştürülüyor. Okul okumaya giderken “evet gideceğin okulu tanıyorum, gidebilirsin.” Diyen YÖK, okul okuyup başarılı bir şekilde mezun olduktan sonra geri dönen öğrencilere “ben gidebilirsin, tanıyorum dedim ama denklik vereceğim demedim.” Diyerek, alay edercesine bir tutum sergilemekten de çekinmiyor. 

Hatta ve hatta aynı anda, aynı sınıfta, aynı şartlarda ve aynı hocadan eğitim alan gençlere bile BİRİNE DENKLİK VERİRKEN DİĞERİNİ REDEDEBİLİYOR! Ve bunu denklik yönetmeliğine koyduğu “Denklik incelemeleri MÜNFERİDEN (KİŞİYE ÖZEL) yapılır.” hükmü neticesinde hukuka uygun hale getirdiğini düşünerek yapıyor. 

Ancak ANAYASANIN 10. MADDESİNİN “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” olduğunu unutuyorlar. 

Fakat, okudukları ülkelerde çalışabilen bu gençler, ülkemize faydalı bireyler olmak için, kendi ülkemizde kendi insanımıza hizmet etmek için geri döndüklerinde, bürokrasi eliyle mağdur edildiklerini düşündüklerinde ise ciddi travmalar yaşıyorlar. 

Hatta ret sebepleri arasında yurt dışında resmi dillerinden biri de Türkçe olan ülkede, eğitim dili de Türkçe olan okullardan mezun olanlara ilginç bir şekilde, “SEN TÜRKÇE EĞİTİM ALMIŞSIN” bile var.

Meselenin bir diğer tarafı ise “ALMANYA’DA HANSA HİZMET ETMEK YERİNE KENDİ ÜLKEMDE HASAN AMCAYA HİZMET ETMEK İSTİYORUM!” diyen bizim Türk gençlerine bu tutum reva görülürken, Afrika ülkelerinden ya da Orta Doğu’dan ülkemize gelen Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı vb vatandaşlara diplomalarının gerçekliliği bile teyit edilmeden sadece bir kâğıt parçası ibrazıyla denklik verildiğini de yine YÖK’ÜN kendi verdiği Denklik Belgelerinde görebiliyoruz. 

Aslına daha korkuncu ise bunu dile getiren herkesi, “zındık, din düşmanı, vatan haini, alçak fetöcü” ilan etmeleri…

Oysa bizim Türk gençlerimiz hakkı olmayan bir şeyi ya da doğrudan denklik verilmesini istemiyor. Sadece Anayasayla korunan haklarının, Fark Dersi ve Stajla tarafına teslim edilmesini ve kadim TÜRKİYE CUMHURİYETİ devletimize faydalı hizmet etmeyi istiyorlar.

Bir düşünün, aileleri ile birlikte 1 milyon mağdurun mağduriyeti giderildiğinde ve bu gençler ülkemize mühendis, doktor, hukukçu, öğretmen vs olarak hizmet ettiğinde maddi manevi kim kazanır? Tabii ki cennet vatanımız… Öyleyse bu sorunun çözülmesini istemeyenler kimlere hizmet ediyor? Bunun cevabını da kendi vicdanınızda siz verin…

Unutulmamalı ki “En büyük savurganlık, okumuş insanı okuduğuna pişman etmektir.”