Fikstüre Tepki:
Buruk, "3 tane takım aynı gün maç oynuyor, sadece Galatasaray 3 gün sonra oynuyor. TFF'nin yaptığı fikstürde neden Galatasaray'ın bir tek 3 gün sonra oynadığını merak ediyorum," diyerek, rakiplerinin Avrupa maçlarının hemen ardından Süper Lig'de oynama şansı bulduğunu, ancak Galatasaray’ın maçının geç bir tarihe çekilmesinin kendisi için şaşırtıcı olduğunu söyledi.
“Tabii ki şikayet etmiyoruz, çıkıp aslan gibi oynayacağız ama burada bir kötü niyet arıyorum. Böyle bir fikstürü TFF’nin belirlemesi çok şaşırtıcı” diyerek, fikstürün özellikle Galatasaray için zorluk oluşturduğunu ifade etti.
Buruk, bu durumu sadece bir şikayet olarak görmediğini, aynı zamanda kötü niyetli bir yaklaşım olabileceği konusunda şüpheleri olduğunu vurguladı. Ancak, buna rağmen takımının sahada elinden gelenin en iyisini yapacağına olan inancını da dile getirdi.
Maç Sonrası Değerlendirme:
Okan Buruk, AZ Alkmaar ile oynadıkları maçı değerlendirirken, "Zor bir maçtı. Avrupa Ligi'nde her takım güçlü, biz de güçlü bir rakibe karşı oynadık. Birçok pozisyonumuz vardı ama daha fazla gol atamadık" dedi. 1-1'lik beraberlikle, grup aşamasında çok önemli bir maçı kayıpsız geçtiklerini belirten Buruk, takımının genel performansını da olumlu bir şekilde değerlendirdi. Yine de Galatasaray'ın hedefinin üst tura çıkmak olduğunu ve bu amaca ulaşmak için her maçı ciddiyetle oynayacaklarını ifade etti.
Fikstür ve TFF’nin Rolü:
Buruk’un açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta, fikstürün belirlenme şekli ve Galatasaray’a özgü olan bu durumun kasıtlı olup olmadığıyla ilgili hissettikleri oldu. Buruk, bu tür eleştirilerinin sadece fikstüre yönelik olmadığını, takımının sahadaki performansını da doğrudan etkileyebileceğine dikkat çekti. Özellikle Avrupa'da maçlar oynayıp, sonrasında ligin zorlu fikstürüne adapte olmak, kulüpler için büyük bir yük oluşturuyor.
Sonuç olarak, Okan Buruk'un fikstürle ilgili eleştirileri, Galatasaray camiasının bir parçası olan tüm futbolseverlerin dikkatini çekti. Teknik direktör, her ne kadar fikstürle ilgili tepki gösterse de, bu zorlu sürece rağmen takımının profesyonel bir şekilde mücadele edeceğini ve Avrupa hedefinden sapmayacaklarını belirtti. Bu eleştiriler, aynı zamanda Türkiye'deki futbol yönetiminin, kulüplerin Avrupa ve yerel ligdeki başarılarını daha iyi dengelemek için nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda da bir tartışma başlatabilir.