Daha önce de defalarca yazdım.
SEDAŞ her defasında mazeret uydurdu, “havai hat ve kesici arızası” dedi, “Yatırım yapıyoruz, hatları yeniliyoruz, bir daha böyle elektrik kesintileri olmayacak” dedi, yıllar yılları kovaladı, değişen bir şey yok, Sakarya halkı zırt pırt elektrik kesintilerinden bıktı usandı.
İhbar hattımıza her gün “SEDAŞ’la ilgili” o kadar çok “şikâyet mesajı” geliyor ki, arkadaşlarımız bu mesajları yayınlamaktan bıktı.
Yayınlayınca da bir şey değişmiyor, çünkü SEDAŞ yöneticileri yıllardır “üç maymunları” oynuyor.
Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor…
Sakarya halkı deyim yerindeyse tam “keriz yerine” konuluyor.
Siz istediğiniz kadar şikâyetçi olun, biz yine bildiğimizi okuruz…
Zihniyetleri bu!
Vatandaşın çektiği sıkıntıyı, yaşadığım bölgede ben de çekiyorum.
Serdivan İlçesi Otuzikievler Mahallesi’nde…
Hem de fazlasıyla.
Önceki gün…
Sabah kalktım, baktım elektrik yok.
“ Saat 9’da gelecek” dediler.
9 oldu, 10 oldu elektrik yok, saat 11’de geldi.
Bilgisayarın başına geçtim, üç beş satır yazdım, bir patlama sesi, çat elektrikler yine gitti.
Sadece bizim sokakta mi, hayır bütün Otuzikievlerde..
Bekle Allah bekle, elektriğin tekrar verilmesi 3 saati buldu.
Bir kez daha yazıyorum, SEDAŞ hizmet anlayışını değiştirinceye kadar da yazmaya devam edeceğim.
Ne bu böyle ya?
Millette ne sinir bıraktınız, ne de yaşama keyfi!
Zaten herkes ekonomik kriz nedeniyle burnundan soluyor, siz de bütün sorunların üzerine tüy dikiyorsunuz.
Şikâyetler azalmıyor, sürekli artıyor.
Kışın elektrikler kesilince suç “kar yağışında” oluyor, yazın elektrikler kesilince suç zavallı kuşlara atılıyor.
Ne yapalım yani, kışın kar yağmasın, yazın da kuşlar uçmasın mı?
Elektrik alımı ve satımında karşılıklı sorumluluk yok mu?
Biliyorsunuz, elektrik dağıtım şirketi ile aboneler arasında karşılıklı bir sözleşme yapılır.
*SEDAŞ, milleti keriz yerine koymaktan vazgeçmeli.
Yazıyı sonlandırmadan bir şey daha…
“Sakarya'da en kötü hizmet veren kurum hangisi?” diye bir anket yapılsa, inanın SEDAŞ tartışmasız birinci gelir.
İyi de, Sakarya halkı SEDAŞ’ı çekmek zorunda mı?
Bu memleketin sahibi yok mu?