Rotasyon… Bir kurum için olması gereken en doğal uygulamalardan biri. Dünyanın her yerinde aynı mantıkla işler: Bir yönetici aynı yerde yıllarca kalırsa körleşir, bir personel aynı masada ömür tüketirse üretkenliği düşer. Rotasyon işte bu hantallığı kırmak için vardır. Yeni görev, yeni heyecan, yeni bakış açısı… Normal şartlarda kurumların gelişmesi için bir fırsattır.
Ama gelin görün ki bizde rotasyonun adı var, kendisi yok. Çünkü rotasyon bir yenilenme aracı olmaktan çıkmış, bir hesaplaşma yöntemine dönüşmüş. Bir müdür değiştiğinde, bir memurun yeri değiştirildiğinde ortaya çıkan tepkiye bakıyorsunuz, sanki kuruma değil de kişisel bir haneye dokunulmuş gibi. Birilerinin koltuğu oynadı mı, siyasiler devreye giriyor.
“Ahmet’e dokunmak bana dokunmaktır, Mehmet’e dokunmak bana yapılmış sayılır” anlayışı ile yürütülen rotasyondan ne beklenir? Bu zihniyetin hâkim olduğu kurumların başarısından söz edilebilir mi? Elbette hayır. Çünkü burada mesele kurum değil, şahıs. Burada mesele hizmet değil, çıkar.
Bakın çevremizdeki kurumlara… Bazı il müdürlüklerinde yapılan rotasyonlardan sonra kurum içi huzurun nasıl bozulduğunu, çalışanların nasıl tedirgin hale geldiğini görmek için uzman olmaya gerek yok. Personel, “Bugün kimin adamına dokunuldu?” diye sorar hale gelmişse, orada başarı değil kaos vardır.
Siyasetin gölgesi o kadar ağır ki, birilerinin adamı olmayanlar kendini her an kapının önünde bulabiliyor. Bazı siyasetçiler ise bunu adeta bir güç gösterisi gibi kullanıyor. Sanki rotasyon değil de “bizden misin, değil misin” sınavı… Bu anlayışla yürüyen bir kurumun geleceği olabilir mi?
İşin acı tarafı, halk da bunun bedelini ödüyor. Çünkü kurum içindeki her huzursuzluk, vatandaşa hizmetin aksamasına sebep oluyor. Memur işini yaparken endişeyle çalışıyor, müdür karar verirken siyasetin tepkisini düşünüyor. Böyle bir yerde hizmet nasıl kaliteli olabilir?
Rotasyon, şahısların ikbalini korumak için değil, kurumların nefes alması için yapılmalıdır. Ama bizde adaletli ve şeffaf bir şekilde uygulanmadığı için rotasyon denilen mekanizma, tam tersi bir işlev görüyor. Haksızlık büyüyor, kırgınlık artıyor, kurumların itibarı yerle bir oluyor.
Unutmayalım, rotasyonun özü; adalet, hakkaniyet ve liyakattir. Eğer bu kavramlar yoksa geriye sadece siyasetin gölgesi kalır. Siyasetçilerin kurumları kendi arka bahçeleri gibi görmeyi bırakmadığı sürece, ne müdürlerin değişmesi bir anlam taşır ne de personelin yer değiştirmesi.
Bugün asıl yapılması gereken rotasyon, insanlardan değil anlayışlardan başlamalı. Koltuklara değil, zihniyetlere dokunulmalı. Çünkü aynı dar görüş, aynı kişisel hesap mantığı devam ettiği sürece, yapılan her rotasyon sadece yeni bir başarısızlık üretir.
Metin Nişancık
Makamlar Ağır Gelmeye Başladı!
AYSENUR ELMACI
Karasu için ne yapıyor SUNUZ?
Murat Uygun
Neden kavgacı olduk…!!!
Ahmet Özdemir
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMU 2024 ÜSTÜN BAŞARI ÖDÜLLERİ DAĞITIYORMUŞ!
Serdar Gül
KURALSIZ
NAGEHAN CANBUL
CİHAN-I DERYA
Sevinç Hudutçu
Engelli öğretmen adayları atama, aileleri ise onlardan verecekleri güzel haberi bekliyor...